Karar Alma Süreçlerinde İdeal Dengeyi Bulmak
Karar alma süreçleri, günümüz iş dünyasında gittikçe daha da karmaşık bir yapıya dönüşüyor. Özellikle insan kaynakları alanında çalışanlar, bir yandan doğru ve objektif kararlar almayı hedeflerken, diğer yandan insani boyutları göz ardı etmeyen bir yaklaşım benimsemek zorunda. Peki, bu süreçlerde teknolojinin sunduğu veriler ile insani sezgiler nasıl dengelenmeli?
Teknolojinin Sağladığı Objektiflik ve Hız
Yapay zeka ve veri analitiği, IK profesyonellerine daha önce görülmemiş avantajlar sunmaya başladı. Artık teknolojik araçları kullanarak aday taramalarından, çalışan performans değerlendirmelerine kadar birçok süreçte hızlı ve objektif analizler yapma imkanı herkesin elinin altında. Örneğin, bir işe alım sürecinde yüzlerce CV’yi dakikalar içinde tarayıp en uygun adayları belirlemek, veri tabanlı kararların verimliliğe etkisini net bir şekilde gösteriyor. Bu noktada sorgulamamız gereken şey, verilerin objektifliği, insani boyutların karmaşıklığını anlamaya yeter mi?
Sezgiler, Empati ve İnsan Bağlantısı
Veriler ne kadar güçlü olursa olsun, işin odağında insanlar var. Çalışan motivasyonu, takım uyumu veya liderlik potansiyeli gibi ölçümlenmesi zor olan yetkinliklerin görülmesi, çoğu zaman sezgilere ve deneyime dayanır. Özellikle kritik bir pozisyona aday seçerken, yalnızca algoritmalara güvenmek her zaman için çok riskli. Burada IK profesyonellerinin empati ve sezgi yetenekleri devreye giriyor. Bir adayın şirket kültürüne uyumu, uzun vadeli potansiyeli gibi konularda var olan verilerin üzerine sezgiler kullanarak yapılacak bir yorumlama, hem aday hem de şirketler için belirleyici olacaktır.
Etik Perspektiften Denge
Karar alma süreçlerinde ideal dengeyi kurmak, veriye dayalı analizler ile insani sezgileri birleştirebilmeyi gerektirir. Mesela bir performans değerlendirmesi yaparken, verilerin sunduğu somut sonuçları göz önünde bulundurup, çalışanın bireysel hikayesine ve iş koşullarına da dikkat etmek çok önemli. Bununla birlikte, özellikle IK alanındaki profesyoneller olarak etik sorumluluklarımızı da unutmamalıyız. Yapay zeka ve veri kullanırken işe alım, terfi, performans değerlendirmesi gibi süreçlerin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesine dikkat etmek gerekir. Örneğin, yapay zekanın bir adayın CV’sini değerlendirirken önyargısız bir şekilde, sadece işin gerekliliklerine uygun kriterlere odaklanmasının sağlanması gerekir. Aynı şekilde, çalışanların performansını değerlendirirken algoritmaların tarafsız olması, ayrımcılık yaratabilecek herhangi bir unsur içermemesi ve çalışanların bu sürecin nasıl işlediği konusunda bilgilendirilmesi şeffaflığı sağlar.
İnsani Dokunuşla Hedefe Ulaşmak
IK profesyonelleri için temel hedef, teknolojinin gücünden faydalanarak daha hızlı ve objektif kararlar almak, ancak bu süreçte insani dokunuşu kaybetmemektir. Doğru araçları doğru zamanda kullanmak, hem çalışanlar hem de şirketler için daha sağlıklı bir iş ortamı yaratacaktır. Gilda&Partners olarak inanıyoruz ki, karar alma süreçlerinde en iyi sonuç, insan ve veri arasındaki dengeyi kurabilmekten geçer.