Pandemi sonrası iş hayatına dair değişen algılarda, iş dünyasına dair en çok konuşulan konulardan biri, iş-yaşam dengesi ve bu dengenin çalışan mutluluğu üzerindeki etkisi oldu.Uzaktan çalışma ve hibrit modellerin yaygınlaşmasıyla birlikte, çalışanların kişisel yaşamlarıyla profesyonel hayatları arasındaki sınırlar giderek daha da bulanıklaştı. Bu yeni düzende, bireyler ve şirketler için iş-yaşam dengesini sağlamak her zamankinden daha kritik hale geldi.
Ekonomik ve sosyal zorluklar da söz konusu olduğunda, bireysel mutluluk, ruh sağlığı ve genel refah düzeyini yukarıda tutmak zorlaşabiliyor. İş hayatı yoğunlaştıkça da bu zorluk artabiliyor. Bireysel olarak iş-yaşam dengesini koruyabilmek için öncelikle sınırları net bir şekilde çizmek gerekiyor. Evde de, ofiste de çalışma saatlerini belirlemek ve buna sadık kalmak, işin kişisel hayata sızmasını önlemenin en etkili yollarından biri. Özellikle evden çalışanlar için, işe başlama ve bitiş saatlerine uymak çok önemli.
Bir başka sıkça uygulanmaya başlanılan iş-yaşam dengesini korumaya yönelik yöntem de, gün içinde dijital detoks yaparak teknolojinin yarattığı yoğunluğu azaltmak ve zihinsel dinlenme sağlamak. Bunun yanında, iş dışındaki zamanlarda sadece dinlenmek yerine, aktif olarak spor yaparak ya da sadece yürüyüşe çıkarak da fiziksel sağlık, dolayısıyla zihinsel sağlık da korunabilir. Ayrıca, hobilerle ilgilenmek de hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha iyi hissetmeye yardımcı olacak yöntemlerden biri.
Şirketler ise bu dengeyi kurabilmek adına çalışanlarını destekleyecek yeni politikalar geliştiriyor. 2024’te global olarak verimliliği de artırdığı ispatlanan politikalardan biri, esnek çalışma modellerinin yaygınlaşması. Mesela Google gibi teknoloji devleri, çalışanlarına hibrit çalışma imkanı sunarak, hem ofiste hem de uzaktan çalışma özgürlüğü sağlıyor. Bu, çalışanların kendi iş saatlerini daha verimli yönetmelerine olanak tanıyor. Aynı zamanda, şirketler çalışanlarının iyi olma halini desteklemek amacıyla sağlıklı yaşam programlarına yatırım yapmaya başladılar. Örneğin, Microsoft, çalışanlarına meditasyon uygulamaları ve koçluk hizmetleri sunarak, onların fiziksel ve zihinsel sağlığını önceliklendiriyor. Türkiye’de de Sabancı Holding, Garanti BBVA gibi bir çok kurumsal şirket de çalışanlarına esnek çalışma saatleri ve ruhsal sağlık desteği sunarak onların mutluluğunu artırmaya yönelik adımlar atıyor. Tüm bunların yanı sıra, kişisel gelişime verilen önem de giderek artıyor. Yeniden sıkça konuşulmaya başlayan “sürekli öğrenme” trendini teşvik eden şirketler, çalışanlarına eğitim ve gelişim fırsatları sunarak onların hem kişisel hem de profesyonel olarak büyümelerine destek oluyor.
Artık günümüzde iş-yaşam dengesi yalnızca bir ihtiyaç değil, kariyer yolcuğulunda ilerleyebilmek için bir zorunluluk haline geldi. Öncelikle çalışanlar kişisel sınırlarını koruyup, bireysel refah ve mutluluklarını sağlamalı, şirketler de çalışanlarını daha sağlıklı, mutlu ve üretken kılacak uygulamalarla bu sürece katkı sağlamalı. İlerleyen zamanlarda hem ülkemizde, hem de dünyada bu tarz uygulamaların daha çok örneğini görmeyi dileriz.