Yapay zeka, gittikçe artan bir sıklıkla her alanda karşımıza çıkıyor ve artık günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. IK alanındaki yapay zeka kullanımından bahsedildiğinde ise çoğu kişinin aklına ilk olarak işe alım süreçleri geliyor. Günümüzde işe alımda kullanılan yapay zeka algoritmaları, aday havuzlarını hızlıca taramak, doğru yetenekleri ön plana çıkarmak ve ön görüşme aşamasında ilk değerlendirmeleri yapmak gibi konularda, geçtiğimiz ayki yazımızda da detaylandırdığımız gibi gerçekten de harikalar yaratıyor. Aslında İK dünyasında yapay zekanın kullanım alanları bunun çok daha ötesinde. İşe alım dışında, çalışan deneyimini iyileştirmek, liderlik gelişim programlarını optimize etmek, çalışan bağlılığını artırmak gibi alanlarda da yapay zeka, stratejik bir rol üstlenebiliyor. İşte bu potansiyel, gelecekte İK’nın nasıl şekilleneceğine dair de önemli ipuçları sunuyor.
Öncelikle, yapay zeka destekli analizlerin performans yönetiminde nasıl devrim yarattığına bakabiliriz. Geleneksel performans değerlendirmeleri, çoğunlukla belirli aralıklarla yapılan, geriye dönük analizlere dayanır ve subjektiflik riski taşır. Yapay zeka ise, çalışanların bireysel performansını anlık olarak izleyip, gelişim ihtiyaçlarını belirlemede büyük bir esneklik sunuyor. Bu teknoloji, günlük iş süreçlerinde ve çalışma tarzlarında elde edilen verilere dayalı önerilerle, İK profesyonellerinin çalışanları daha etkin bir şekilde desteklemelerini sağlıyor.
Bir başka dikkat çekici kullanım alanı ise, kariyer gelişiminde yapay zeka temelli yönlendirmeler sunmak. Çalışanların ilgi alanları, yetenekleri ve mevcut rolleri doğrultusunda kişiselleştirilmiş gelişim yolları öneren sistemler, özellikle büyük organizasyonlarda önemli bir kazanım sağlıyor. Örneğin, yapay zeka sayesinde çalışanlar kendileri için en uygun eğitim programlarına yönlendirilebiliyor, farklı pozisyonlardaki yetkinlik açığını kapatma süreçleri hızlandırılabiliyor. Bu, hem şirketlerin insan kaynağı stratejilerine katkı sağlayabiliyor hem de çalışanların kendi kariyer yolculuklarında daha aktif bir rol almasına imkan tanıyabiliyor.
Ayrıca, pandemi sonrası kurumsal dünyanın en büyük sorunlarından biri olan çalışan bağlılığı eksikliğini gidermeye yönelik yapay zekâ çözümleri de giderek yaygınlaşıyor. Çalışan anketlerinden elde edilen geri bildirimlerin analiz edilmesi, çalışan memnuniyetsizliğini tetikleyen konuların hızla belirlenmesine olanak tanıyor. Bu çözümler, çalışanların bireysel olarak kendilerini nasıl hissettiklerini anlamak ve genel iş yerindeki memnuniyeti artırmak için anlık geri bildirimlerden yararlanarak proaktif çözümler geliştirme fırsatı sunuyor. Yapay zeka sayesinde İK ekipleri, bağlılığı artıracak adımları daha doğru bir şekilde belirleyebiliyor.
Yapay zekanın İK’daki çok yönlü kullanımı, verimliliği artırmanın ötesinde, çalışan deneyimini merkeze alarak daha kapsayıcı bir iş ortamı yaratabiliyor. İK alanında çalışanlar için artık yapay zeka sadece işe alımda yardımcı bir araç değil, stratejik bir partner haline geldi. Bunun, İK’nın geleceğini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip, devrim niteliğinde bir dönüşümün başlangıcı olduğuna inanıyoruz.