Mercer’in 2024 yılına yönelik “Küresel İş Gücü Trendleri” raporuna göre, şirketlerin %56’sı yapay zekanın operasyonel verimliliği artırdığını belirtiyor. Ancak aynı dönemde çalışanların %39’u kendilerini eskisine kıyasla daha az değerli hissettiklerini ve iş güvencelerinin zayıfladığını düşünüyor. Bu veriler, iş dünyasının kritik bir denge kurması gerektiğini gösteriyor: Yapay zekayı verimlilik aracı olarak kullanırken insan odaklı yaklaşımı nasıl koruyabiliriz?
İnsan Odaklı Dönüşüm
Verimlilik artışı ve teknoloji yatırımları arasındaki bağın güçlendiği günümüzde, Mercer’in raporuna göre şirketlerin yalnızca %22’si, verimliliği artırma süreçlerini kapsayan iş tasarımı stratejilerine yatırım yapıyor. Oysa iş tasarımına öncelik veren şirketlerin %88’i verimliliklerini artırmayı başarmış durumda görünüyor. Yapay zekanın sağladığı hız ve otomasyon, insan merkezli stratejilerle desteklenmediğinde çalışan motivasyonunu ve iş bağlılığını olumsuz etkileyebiliyor. Bu noktada, yapay zekanın iş süreçlerine entegre edilmesi sadece teknik bir konu değil, aynı zamanda insan odaklı bir dönüşüm gerektiriyor.
Çalışan Deneyimini Güçlendirmek Verimliliği Artırır
Çalışan deneyimi, verimliliğin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor. Aynı rapordaki araştırmalar, çalışanların %45’inin fiziksel ve zihinsel sağlık programlarının iş performansı üzerindeki etkisini vurguladığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda şirketlerin %51’i, çalışanlarını yeni becerilerle donatmanın verimlilik açısından önemli bir yatırım olduğunu belirtiyor. Bu veriler, insan-makine iş birliğinin yalnızca teknolojik gelişmelere bağlı olmadığını, aynı zamanda insan faktörüne yönelik stratejik yatırımlar gerektirdiğini gösteriyor. Bu nedenle, yapay zekanın çalışanların iş süreçlerinde kendilerini daha güvende ve motive hissedecekleri şekilde planlanması büyük önem taşıyor.
İnsan Odaklı Yaklaşım Kazandırır
Yapay zeka iş dünyasında önemli bir dönüşüm aracı olsa da, verimlilik ve inovasyonun sürdürülebilirliği için insan odaklı bir bakış açısı gerekiyor. Teknoloji, çalışanları tamamlayıcı bir unsur olarak konumlandırıldığında ve onların deneyimini güçlendirecek şekilde entegre edildiğinde, şirketler hem verimlilik hem de çalışan bağlılığı açısından uzun vadeli başarı elde edebilirler. İnsanı merkeze alan bir yapay zeka stratejisi benimsemek, sadece iş süreçlerini daha verimli hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda çalışanların kendilerini değerli hissetmelerini sağlayarak şirket kültürünü güçlendirir. Gerçek dönüşüm, insan ve teknolojinin bir arada uyum içinde çalıştığı bir gelecek inşa etmekten geçiyor.