İş dünyasında hızla artan teknoloji odaklılık, liderlerin insanla kurduğu bağı zayıflatıyor. Korn Ferry’nin Eylül’de yayımladığı Duygusal Zekâyı Önceliklendirmemenin Riskleri araştırmasına göre, yöneticilerin yalnızca %38’i duygusal zekâyı öncelik olarak görüyor. Ekip bağlılığı ise %20 gibi çok daha düşük bir oranda önemseniyor. Araştırma, duygusal zekânın geri plana itilmesinin bağlılık, inovasyon ve verimlilik üzerinde doğrudan olumsuz etki yarattığını ortaya koyuyor.
Liderler, özellikle hibrit ve dijital dönüşüm dönemlerinde çalışanlarının duygusal yükünü taşımakta giderek daha fazla zorlanıyor. Uzaktan ya da karma çalışma düzeninde ekiplerle kurulan bağ zayıflıyor, fiziksel mesafe duygusal mesafeyi de beraberinde getiriyor. Birçok yönetici, performans baskısı, sürekli değişen öncelikler ve belirsizlik ortamı içinde hem sonuç üretmeye hem de ekiplerinin psikolojik dayanıklılığını korumaya çalışıyor. Bu durum, empati ve duygusal farkındalık gerektiren etkileşimlerin yerini zamanla görev odaklı iletişime bırakıyor.
Teknoloji ve yapay zekâ becerileri ön plana çıktıkça, kurumlarda ölçülebilen sonuçlara verilen değer artıyor. Ancak sayısal hedeflere odaklanmak, çoğu zaman ekiplerin duygusal ihtiyaçlarının göz ardı edilmesine yol açıyor. İletişim kısalıyor, geri bildirim mekanizmaları zayıflıyor, insanlar dinlenmediklerini hissetmeye başlıyor. Olması gereken ise liderliğin yalnızca çıktılarla değil, insanların duygularına, motivasyonlarına ve güven duygusuna yatırım yaparak tanımlanmasıdır. Korn Ferry uzmanlarına göre empati eksikliği yalnızca moral kaybı yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda iş birliğini, inovasyonu ve yaratıcılığı da doğrudan zedeliyor.
Bu doğrultuda, kurumların yeniden denge kurması gerekiyor. Liderlere yönelik empati ve duygusal zekâ eğitimleri de artık kurumsal stratejinin önemli parçaları haline geldi. Kurum kültürü içinde liderlik, sadece hedeflere ulaşmakla değil, insanı anlamakla tanımlanmalıdır. Performans değerlendirme süreçlerinde empati ölçümlerine yer verilmesi, bu becerilerin somut olarak izlenmesini sağlayacaktır.
Kurucumuz Jilda Bal’ın Harvard Business Review Türkiye’deki “Liderlikte Empatiyi Yeniden Keşfetmek” yazısında da vurguladığımız gibi insan odaklı liderlik sadece etik bir yaklaşım değil, sürdürülebilir performansın temel koşulu. Teknoloji ilerledikçe duygusal zekânın değeri azalmıyor, aksine daha da artıyor. Geleceğin başarılı liderleri sadece veriyi yönetmekle yetinmeyip insanı anlamaya odaklanacaklar.