İş dünyasında molalar hâlâ genellikle kahve ya da sigara molasıyla özdeşleştirilirken, yeni yeni “iyileşme molaları” kavramı öne çıkıyor. 2025’in öne çıkan işyeri wellness trendleri klasik alışkanlıkların yerini farklı bir anlayışa bıraktığını gösteriyor. Artık molalar yalnızca dinlenmek için değil, zihinsel ve fiziksel yenilenme için kurgulanıyor. Bu nedenle “iyileşme molaları” kavramı hızla yaygınlaşıyor.
Global Wellness Institute’un 2025 raporuna göre, çalışan iyiliğini merkeze alan şirketlerde üretkenlik %20’ye kadar artıyor ve devamsızlık oranları belirgin şekilde azalıyor. Aynı raporda, iyileşme odaklı uygulamaların çalışan bağlılığı ve kurum kültürüne olumlu katkı sunduğu da belirtiliyor. Bu bilgiler, iş dünyasında molaların yeni bir stratejik değer kazandığını ortaya koyuyor.
‘İyileşme molaları’, farklı şekillerde karşımıza çıkabiliyor. Bazı kurumlar çalışanlarına kısa süreli aktif hareket imkânları sunarken, bazıları ekranlardan uzaklaşıp sessiz kalmayı teşvik eden dijital detoks araları öneriyor. Özellikle doğa yürüyüşü ya da temiz havada geçirilen kısa süreler, çalışanların dikkatini tazeleme ve stres seviyelerini düşürme açısından oldukça etkili.
Bu yaklaşımın en önemli sonuçlarından biri de tükenmişliği önleme potansiyelidir. Forbes’un paylaştığı güncel araştırma verilerine göre çalışanların %66’sı tükenmişlik riski altında görülmektedir. Üstelik çalışanların %43’ü gün içinde önerilen sıklıkta mola vermediğini söylüyor. Bu veriler, klasik mola anlayışının artık yetersiz kaldığını net biçimde ortaya koyuyor. İyileşme molaları, çalışanların hem zihinsel hem de fiziksel enerjilerini yenileyerek uzun vadeli dayanıklılık kazanmalarına destek oluyor. Böylece, iş performansında sürdürülebilir bir yükseliş sağlanırken, iş gücü de daha sağlıklı ve dengeli bir şekilde görevine devam edebiliyor.
İyileşme molaları yalnızca bireysel değil kurumsal faydalar da sağlıyor. Daha odaklı çalışan ekipler, yaratıcılığı yüksek çözümler ve sürdürülebilir performans bu yeni yaklaşımın iş sonuçlarına katkılarından yalnızca bazıları. Şirketler bu faydaları artırmak için çalışma alanlarında küçük iyileştirmeler yapabilir. Örneğin, sessiz odalar ya da kısa yürüyüş alanları oluşturmak, çalışanları gün içinde nefes egzersizleri veya esneme hareketleriyle desteklemek ve ekran başında geçirilen zamanı dengeleyen politikalar geliştirmek, performans üzerinde doğrudan olumlu etki yaratabilir. Ayrıca, yöneticilerin bu kültürü teşvik etmesi ve örnek olması da büyük önem taşıyor. Bir liderin kendi molasını görünür şekilde kullanması, ekip üyelerinin de aynı davranışı benimsemesini kolaylaştırıyor.
İşyerlerinde mola kültürünün değişmesi, hızlı ve kaçak bir şekilde yapılan kahve veya sigara molalarından iyileşme molalarına geçiş, hem çalışanların nefes almasını hem de şirketlerin geleceğe daha güçlü adımlarla ilerlemesini sağlıyor. Çalışanlarına bu tür fırsatlar tanıyan kurumlar, yalnızca verimliliklerini değil, aynı zamanda işveren markalarını da güçlendiriyor. Çünkü çalışanlar, yalnızca maaş ya da yan haklar için değil, aynı zamanda sağlıklı ve dengeli bir çalışma kültürü için de işyerinde kalmayı tercih ediyor. Dolayısıyla iyileşme molalarını destekleyen şirketler, geleceğin iş gücü rekabetinde bir adım öne geçiyor.