HABERLER

109 ülke arasında genel yetkinlik sıralamasında 55. sırada yer alan Türkiye, teknoloji temelli iş gücü dönüşümünde yüksek bir potansiyel taşıyor. Bu dönüşüm sadece iş tanımlarını değil, mesleklerin doğasını da baştan yazıyor. Artık muhasebe, pazarlama ve proje yönetimi gibi geleneksel alanlar bile yapay zeka, otomasyon ve veri analitiği gibi teknolojilerle yeniden şekilleniyor. Bu da çalışanlardan prompt mühendisliği, veri okuryazarlığı ve sistem düşüncesi gibi yeni nesil beceriler talep edilmesine yol açıyor.

Rapor, bu köklü değişimin yalnızca bireyleri değil, şirketleri ve ülkenin genel rekabet gücünü de etkilediğini vurguluyor. Türkiye’deki çalışma çağındaki nüfusun yetkinlik düzeyi işletme alanında yüzde 45, teknoloji alanında yüzde 60 ve veri bilimi alanında yüzde 49 olarak ölçülüyor. Bu oranlar, özellikle teknoloji ve veri temelli becerilerde gelişim alanı bulunduğunu gösterse de, hedefe yönelik yatırımlarla bu eksiklerin hızla kapatılabileceğine işaret ediyor.

Bu dönüşümün en somut göstergelerinden biri ise yapay zeka temelli eğitim içeriklerine artan ilgi. Coursera verilerine göre, Gen-AI kurslarına Türkiye’den yapılan kayıtlar son bir yılda iki katına çıkmış durumda. Bu artış, hem bireylerin geleceğin mesleklerine olan ilgisini hem de şirketlerin dönüşüme ayak uydurma konusundaki kararlılığını gözler önüne seriyor.

“Beceriler, kariyerin yeni para birimi”

İnsan kaynakları danışmanlık firması Gilda&Partners Kurucu Ortağı Jilda Bal, bu verileri şöyle değerlendiriyor: 

“Artık mesleklerden çok, beceriler işe alım kararlarını şekillendiriyor. Türkiye’de yüzde 60 yeterlilikle öne çıkan teknoloji becerileri, yalnızca bilişim teknolojileri alanında çalışanlar için değil, pazarlamadan insan kaynaklarına kadar her rolde temel haline geldi. Aynı zamanda veri bilimi gibi alanlarda yüzde 49 seviyesinde olmamız, kurumların rekabet avantajı için yetenek yatırımlarını hızlandırması gerektiğini gösteriyor. 

Yapay zekayı bir tehlike olarak görmek yerine, bir dönüşüm aracı olarak görmemiz gerekir. Bu dijital dönüşümde öne çıkan şirketler, yetenek planlamasını bugünden başlatanlar olacak. Çünkü artık diploma tek başına yeterli değil. Değişen iş tanımlarına uyum sağlayabilecek, öğrenmeye açık ve teknik beceriye sahip adaylar öne çıkıyor. Bu yeni düzende fark yaratan kurumlar ise yalnızca yeni yetenekleri çekmekle kalmayıp, mevcut ekiplerinin potansiyelini açığa çıkaran ve öğrenmeyi kalıcı bir kültüre dönüştüren sistemler geliştirerek rekabet avantajını kalıcı hâle getirebilir.”

SON HABERLER

Belirsizlik dönemlerinde CEO değişimleri artıyor

Ekonomik dalgalanmalar ve jeopolitik gerilimler, CEO'ların görev sürelerini kısaltıyor. Russell Reynolds raporuna göre, CEO'ların görev süresi son yılların en düşük seviyesine inerek 6.8 yıla geriledi. Bu süreçte şirketler, iç kaynaklardan atama ve geçici CEO pozisyonlarına yönelerek belirsizliğe karşı esnek çözümler arıyor

Chief AI Officer çağı başlıyor

Chief Artificial Intelligence Officer (CAIO), şirketlerde yapay zekâ stratejisini belirleyen ve tüm süreçlere entegre eden yeni bir C-seviye rol. PwC’nin araştırmasına göre, doğru uygulandığında yapay zekâ 2035’e kadar küresel GSYİH’yı (Gayrisafi yurt içi hasıla) yüzde 15 oranında artırabilir.

Yapay zekâ yalnızca araç değil liderlik pozisyonu artık

Chief AI Officer (CAIO), yapay zekâ stratejisini yöneten yeni bir üst düzey rol olarak şirketlerin tüm süreçlerine etki ederken, araştırmalar AI’ın küresel ekonomide büyük bir büyüme potansiyeli taşıdığını ve yöneticilerin karar süreçlerinde AI'a giderek daha fazla güvendiğini gösteriyor.