Hata Yapma Toleransı
Frontiers in Psychology dergisinde bu yıl yayımlanan araştırmaya göre, hata yapmaktan kaçınılan kurumlarda liderlerin etik esneklik düzeyi %33, duygusal tükenmişlik oranı ise %19 artıyor. Bu veriler, hata korkusunun yalnızca bireysel düzeyde stres yaratmakla kalmadığını, aynı zamanda kurum genelinde öğrenme süreçlerini de yavaşlattığını gösteriyor. Araştırmada, hata yapmanın cezalandırıldığı ortamlarda liderlerin daha savunmacı, daha az yenilikçi ve çalışanlarına karşı daha az empatik davranma eğiliminde oldukları belirtiliyor.
Buna karşın, hataların açıkça konuşulabildiği ekiplerde liderlerin karar alma becerilerinin geliştiği, ekip içi güvenin arttığı ve öğrenme süreçlerinin daha verimli hale geldiği gözlemleniyor. Hatalar burada bir tehdit değil, öğrenmeyi tetikleyen doğal bir unsur olarak görülüyor. Bu da kurumların inovasyon kapasitesini artırıyor ve çalışanların problem çözme kapasitesini güçlendiriyor.
Başka bir deyişle, hata korkusunun azaldığı kültürlerde hem bireysel gelişim hem de kurumsal yenilenme hız kazanıyor. Çünkü, insanlar hata yapmaktan korkmadıklarında denemekten de vazgeçmiyor.
Eleştiri ile Suçlama Arasındaki Çizgi
Hatalar, eleştirinin suçlamaya dönüşmediği kurumlarda gelişiyor. Hatalar dürüstçe paylaşıldığında, ekipler birbirini hedef almak yerine çözüm üretmeye odaklanıyor. Bu yaklaşım hem güven ortamını hem de ekip bağlılığını güçlendiriyor. Eleştirinin amacı geçmişi sorgulamak değil, geleceği iyileştirmek olduğunda hatalar yapıcı bir öğrenme aracına dönüşüyor.
Deloitte’un 2025 Global Human Capital Trends raporuna göre yöneticilerin %41’i, çalışanlarının zamanının büyük bölümünü düşük katma değerli işlerle geçirdiğini belirtiyor. Uzmanlar bu durumu, hata yapmama adına organizasyonların öğrenme kültürünü yeterince sistematik hale getirememesine bağlıyor. Deloitte, öğrenme hızı yüksek kurumların hem performans hem de inovasyon göstergelerinde belirgin fark yarattığını vurguluyor. Yani sürdürülebilir başarı, hataları kapatmaya çalışmayan, onlardan anlam çıkarabilen ekiplerden geliyor.
Hata yapma özgürlüğünü risk olarak değerlendirmemek gerekir. Doğru yönetildiğinde rekabet avantajına çevrilebilir. Hataları gizleyen kurumlar geçmişe takılı kalırken, onları öğrenme fırsatına dönüştüren kurumlar geleceğe yön veriyor. Çünkü yenilik, ancak deneme cesaretiyle başlar. Ve denemek, doğası gereği hata yapmayı da içerir.
Hatalardan korkmayan kurumlar, aslında değişimden de korkmayanlardır. Bu yüzden sadece bugünü yönetmez, yarını da şekillendirirler.